Anne Oldum... Evet ben anne oldum. Hala inanamasam da
anneyim. Benim minik ama bayağı minik bir yavrum var.
Ben evlenmeyi çok hayal ettim de annelik için hiç hayal
kurmamışım. Bir gün anne olurum diye aklımdan geçirdiğimi hiç hatırlamıyorum.
Hep çok zor olduğunu çok fazla sorumluluk getirdiğini düşünürdüm. O yüzden bu
fikirden hep kaçtım. Bu sebeple sanırım kader de bu kararı bana bırakmayıp hiç
beklemediğim bir zamanda hayatımın ortasına minik bir kalp bıraktı. Hadi dedi
sıra sende...
Önce şaşırdım. Nasıl yani burada, karnımda bir kalp mi var?
Öğrendiğimde 6. haftadaydı ve kalbi atmaya başlamıştı bile.
Sonra panikledim. Ben nasıl yaparım.Tüm hayatım,düzenim
hatta düzenimiz değişecek. Dedim ben hiç hazır değilim! Hem de benim gibi en
ince detaya kadar planlı yaşayan bir insan bu mevzuyu, hayatının en önemli
olayını planlamadı, hesaplamadı.
Sonra gözümün önüne minicik eller, ayaklar geldi. İki
kişilik hayatımızı üç kişi hayal ettim. Evin içinde pıtır pıtır koşturacak
birini hayal ettim ve dedim ki hayali bile bu kadar içimi ısıtıyor, beni bu
kadar mutlu ediyorsa gerçeği nasıl olacak.
Planlamadım ama gelmesi gereken zamanda gelmişti zaten. Her
şey tam da olması gerektiği gibiydi. Hayat benim keyfimi bekleyemezdi ve kabul
edilmesi gereken bir şey vardı ki ben artık yalnız değildim.
Ben onun geleceği zamana göre planlar, alışveriş listeleri,
oda süsü, kapı süsü diye ıvır zıvırla uğraşırken bizimki çok erken gelmeye
niyetlendi. 29 haftayı henüz tamamlamıştık ki ben doğuma girdim. (normal doğum
süresi 40 hafta olduğu düşünülürse 10 haftası daha vardı.) İlk bebeğimdi,ilk
defa anne oluyordum ve bebeğim prematüre doğmuştu.
Annelik serüvenim hiç hayal ettiğim gibi başlamamıştı. Hatta
hayal ettiğim noktadan çok uzaktaydı durum. Karnımda tamamlayamadığı süreci
küvözde tamamlayacaktı. Önümüzde uzun ve meşakkatli bir süreç bizi bekliyordu.
Yine evet hayat akması gereken şekilde benden bağımsız ilerliyordu. O sıralarda
bir kuzenimin şu cümlesi beni kendime getirmişti. “ İnsan doğacağı günü ve
öleceği günü değiştiremezmiş.” O zaman dedim Mete gelmesi gereken zamanda geldi
ve hayat mücadelesine erken başladı. Benim yapabildiğim tek şey sabretmeyi öğrenmek
ve her sabah iyi haberler aldığım için şükretmek oldu.
Mete doğalı 6 ay olmak üzere... Büyüyor... Çok şükür ki tüm korkularımı,
endişelerimi geride bırakarak büyüyor. Zaman su gibi akıyor. Dertler bitiyor...
Yeni dertler, tasalar geliyor. Tamam bitti her şey daha kötüsü olamaz diyorsun.
Hiçbir şey bitmiyor. Bazen daha kötüsü bazen şimdiye kadar olan her şeyin daha
iyisi hayatımıza giriveriyor.
Hep derler ya anı yaşayın diye... Başa gelmeyince anlaşılmıyor. Şu an bulunduğumuz andan daha önemlisi yok aslında. Öncesi ve sonrası değil sadece şu an önemli olan. Ne önceyi ne de sonrayı değiştirmek bizim elimizde.