8 Aralık 2014 Pazartesi

Her Yıl Kuşlar Geri Gelir

Geçtiğimiz günlerde Ankara’da 19. Uluslararası Tiyatro Festivali vardı. Hangi oyuna bilet alsam diye düşünürken taa çocukken 7 Numara’da tanıyıp sevdiğim ve izlemeye doyamadığım Şebnem Sönmez’i görünce dedim bu fırsat kaçmaz. Oyunun tanıtım bültenini  (aşağıda) de okuduktan sonra tamamdır dedim ve bileti aldım.

Oyuna gideli aslında iki hafta oldu ama ben hala izlediğim oyundaki parçaları birleştirmeye çalıştığım için yazmakta geç kaldım. Oyun boyunca kendimi türkçe dublajlı yabancı bir film izlerkenki duyduğum rahatsızlığa benzer bir ruh hali içerisinde buldum. Hani bazen tepkiler falan görüntüden daha abartılı bir ses tonuyla gelir ya da ses ile görüntü bir türlü oturmaz ya hep eksiktir bir şey. Bu hissin sebebi oyunculuktan mı yoksa çeviri bir oyun olması mı gerçekten çözemiyorum.

Bir de galiba oyun tam olarak benim beklentimi karşılayamadı.  Tanıtım bülteni ve oyunun Şinasi’de sahnelenecek olması beni çekti. Özellikle Ankara’da son günlerde Şinasi Sahnesi’nin yıkılacak yerine de otel, alışveriş merkezi, otopark ve benzeri  (artık hangisi bilmiyorum) bir yapının yapılacağı dedikodusu dolanırken; oyun için tam zamanı ve yeri diye düşünmüştüm.

Sadece bir  bina  ya da  park olmaktan çıkmış, bir ruha bürünmüş mekanları artık kullanışsız diye yeniliyoruz, geliştiriyoruz diyerek o mekanların değiştirilmesini ben kabullenemiyorum ve bu değerlerin birer birer kayboluşunu iliklerime kadar zaten hissediyorum. Benim oyundan beklediğim bu durumun bize, değerlerimize ve geleceğimize vereceği zararların farkında olmayan; farkında olsa bile duyarsız kalan insanlara ulaşabilmesiydi ancak ben bu anlamda çok yetersiz buldum. Bir iki sahnede yıkılacak çok eski bir alışveriş merkezinden bahsedildi ve orada herkesin anısı olduğu geçti o kadar.

Oyunda alakasını hala kuramadığım çok detay var. Verdiği mesajlar  güzeldi ama çok havada kaldığını hissediyorum. Misal bir birinin aynısı kutu gibi evlere tıkıldık ve eski komşuluklar yerine komşuculuk oynuyoruz mesajı tam yerindeydi ancak kadının komşusunun kocasıyla yaşadığı ilişkisiyi hikayede bir yerlere oturtamıyorum.Yıkım uzmanı Ned'in spor yapmasını ve bu esnada yaşadığı acıyı da hikaye ile bağdaştıramadım.

Yalnız ilerde bahçeli bir evim olursa ilk işim kuş havuzu alıp bahçeme koymak ve kuşları beklemek olacak. Hikayenin bu kısmını oyunu izleyenler hatırlayacaktır.

Beklentimi karşılamasa bile ben gittiğimden dolayı pişman değilim çünkü tiyatronun bende yeri hep farklıdır.Tiyatro biletlerimi bile atamayacak kadar değerli benim için. Her oyun bende farklı bir tat bırakır ve bence her oyunda bir emek vardır. Dilerim daha çok tiyatro salonlarımız daha çok festivallerimiz  olur.

Tanıtım Bülteninden:
Kutu kutu evler ve avuç içi bahçelerde yaşayan sıradan insancıklar, yaşamdan bir pay alma çabasındalar... Kent yaşamında "artık işe yaramaz" olarak belirlenen yapılar, sevinç çığlıkları eşliğinde "patlatılarak" yerle bir edilirken, bunların içinde hastanelerin, kültürel değer taşıyan yapıların olması da yadırganmıyor... Böylelikle yeni AVM'ler ve başka rant merkezlerine yer açılıyor, ya... Kahramanlarımızdan "yıkım uzmanı" Ned, işindeki başarısından kıvanç duyuyor... Ortadan birer birer yok oluveren kimi eşyaların gizi çözülemiyor... Çitle ayrılmış minicik bahçelerde barbekü partisiyle başlayan komşuculuk oyunları, kendi çapında bir başka patlamaya mı gebe?... "Bahar nerdeyse oraya gitme" düşü gerçekleşir mi?... Kuşlar bu yıl da geri gelir mi?

1 yorum:

  1. çok başarılı bir paylaşım olmuş.
    Kuş İsimleri yöneticisi olarak başarılarınızın devamını diliyorum.

    YanıtlaSil

Blog Widget by LinkWithin